Spoiler Uyarısı!!!
Neden mükemmel olmak isteriz? İnsanlardan takdir almak için mi? Beğenilmek ve kıskanılmak için mi? Aslında sadece iki kelime için bu isteriz. “Mükemmel Hissettim.” Sadece iki kelime ama içinde arzuyu ve parçalanmayı saklayan o iki kelime.
Hikâye, klasik bale eseri Kuğu Gölü ile başlar. Genç ve masum bir kız olan Odette, bir büyücü tarafından kuğuya dönüştürülür. Onu bu lanetten kurtaracak tek şey: gerçek aşk. Ancak büyücü, kendi kızı Odile’yi Odette gibi gösterip prense yollar. Sonuç: bir yanıltma, bir trajedi ve belki de affedilmez bir hata. Aslında Kuğu Gölü eseri günümüzdeki en ünlü bake eserlerinden olsa da ilk çıktığı dönemlerde olumsuz eleştiriler altında kalmıştır. Hatta bu başarısızlıklar dolayısıyla besteci kendini 12 yıl boyunca kapamış ve başka bir bale bestelememiştir. Bu detay oldukca derin aslında. Bir bestecinin mükemmellik arzusu Black Swan’in ana teması.
Adın Ne? “Balerinim”
Film boyunca aslında Nina’nın kendi benliği ile olan ilişkisi zamanla silinmeye başlar. En basit olan isminin sorulması durumunda bile yaptığı işi dile getirir. Yani yaptığı iş, kimliğini yutmuştur. Bu da bizi, dönemimizin en yaygın krizine getirir: narsistik mükemmellik saplantısı.
Nina kendini sadece başarılı olduğunda mutlu hisseder. Her zaman kusursuzu arar. Kusursuzu ararken kendisine verdiği zararı fark etmez ve sanrılar görmeye başlar. Zamanla bu kimlik krizinin içine çekilir.
Sahne Işıklarının Altında Anne Gölgesi
Nina’nın anneside gençken bir balerinmiş ilk başta bunu görüyoruz. Ancak Nina’ya hamile kalınca balerinliği bırakıyor ve bunu hep kızına “ben senin için fedakarlık yaptım” olarak sürekli lanse ediyor. Hiç bir zaman bir baba faktörü göremiyoruz. Nina baba faktörünün getirdiği otoriteriden ve duygudan hep eksik kalmış. Annesiyse sosyal alana karşı bir saygısı olmayan bir insan ve Nina’yı buna göre yetiştirmiş. Nina’nın kendi özel ihtiyaçlarını karşılamasına izin vermiyor. Hala onun odası 20 yaşında bir kadının değil de 10 yaşında bir kız çocuğunun odası gibi. Ve Nina en sonda bile annesinin onayını alma ihtiyacı hissediyor.
Mükemmellik Uğruna Parçalanmak
Nina, çok iyi bir Beyaz Kuğu olsa da Siyah Kuğu’yu da canlandırmak zorundadır. Ama onun doğasında, onun karakterinde, onun “iyi kızı”nda bu yoktur. Ya da yok sanırız.
Mükemmel olabilmek için, bu karanlık yanını da kabul etmesi gerekir. Kendini bırakması ve rahatlaması gerekir. Hatta öğretmeni ilk evrede rahatlaması için ona ödevler verir, duygularıyla oynar. Ama Nina bu ödevleri yapmasına rağmen asla rahatlamış ve gevşemiş hissedemez.
Tırnaklarını kanatana kadar kaşımak, sırtından tüyler çıktığını sanmak, arkadaşını öldürmesi ile ilgili sanrılar görmek…
Mükemmel olmak için kendi gerçekliğinde boğulmaya başlar.
Kapanış
Nina’nın son performansı hayatında mükemmel olduğunu hissettiği andır. Istediğine erişmiştir aslında. Ama bu erişimin onun yok ettiğinin farkına bile varamaz.
“Mükemmeldi. Şimdi Hissettim. Mükemmel Hissettim.”
Bu cümleyle her şeyi bitirir. Ve filmin sonunda yönetmen her şeyi bizlere bırakmıştır. Film boyu sanrılara anlam veremez, neyin gerçek neyin sahte olduğunu anlayamaz hale geliriz ve sonunda gerçekliği algılayamayız.
Ve şunu anlarız; Bazı mükemmellikler yıkımın içinden doğar. Ve hırs zamanla bize zarar verir ve yutar.
Black Swan, sadece bir bale filmi olmaktan çıkar. Hepimizin içinde bastırmaya çalıştığı duyguları ele alır.
🤍